-
1 добывать
elde etmek,çıkarmak* * *несов.; сов. - добы́ть1) elde etmekдобыва́ть сре́дства к существова́нию — geçim araçlarını elde etmek
2) ( извлекать) çıkarmak; elde etmekдобыва́ть сухо́й перего́нкой — kuru damıtma yoluyla elde etmek
добыва́ть у́голь — kömür çıkarmak
ско́лько до́быто угля́? — ne kadar kömür üretildi?
-
2 добиться
elde etmek,sağlamak,ulaşmak* * *сов.elde etmek; sağlamak; ulaşmakдоби́ться ро́ста произво́дства — üretimin artmasını sağlamak
доби́ться побе́ды — zafere ulaşmak; zaferi elde etmek
доби́ться избра́ния кого-л. на пост дире́ктора — birini müdür seçtirmek
доби́ться успе́ха — başarıya ulaşmak
в э́том он не доби́лся успе́ха — bunda başarı sağlayamadı / başarılı olamadı
доби́ться освобожде́ния кого-л. — birini serbest bıraktırabilmek
он доби́лся отме́ны реше́ния — kararı iptal ettirebildi
страна́ доби́лась незави́симости — ülke bağımsızlığını elde etti
-
3 выхлопотать
elde etmek* * *сов.(çaba harcayarak) elde etmek; almak -
4 заполучать
elde etmek, ele geçirmekТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > заполучать
-
5 получать
несов.; сов. - получи́ть1) врз almak; elde etmek; kavuşmakполуча́ть пи́сьма — mektup almak
получи́ть прика́з — emir almak
на́до получи́ть подро́бные да́нные / све́дения — ayrıntılı bilgiler elde etmek gerek
что получа́ют из не́фти? — petrolden neler elde edilir?
катало́г мо́жно получи́ть беспла́тно — katalog bedelsiz olarak temin edilebilir / sağlanabilir
разреше́ние полу́чено? — izin çıktı mı?
и что ты (от э́того) полу́чишь? — eline ne geçer?
ско́лько (рубле́й) он получа́ет на́ руки? — eline kaç ruble geçer?
обору́дование, кото́рое мы от них получа́ть и́ли (при передаче) — onlardan devraldığımız donatım
получи́ть хоро́ший урожа́й — iyi bir ürün almak / elde etmek
тот, кто бу́дет пе́рвым, полу́чит приз — birinci olana armağan var
дере́вня получи́ла свет / электри́чество — köy elektriğe kavuştu
э́та па́ртия това́ра (уже́) полу́чена — bu parti mal teslim alınmıştır
2) edinmek, görmek, bulmakполуча́ть зна́ния из книг — kitaplardan bilgi edinmek
получи́ть профе́ссию — bir meslek edinmek
получи́ть необходи́мую подде́ржку — gereken desteği görmek
возмо́жность получи́ть вы́сшее образова́ние — yüksek öğrenim yapma olanağı
3) yemekполучи́ть пощёчину — bir şamar yemek
получи́ть удово́льствие — zevk almak
получи́ть три го́да (тюрьмы́) — üç yıl (hapis) yemek
4) разг. tutulmak, olmakполучи́ть на́сморк — nezle olmak
5) kazanmakполуча́ть распростране́ние — yaygınlık kazanmak
получи́ть пра́во на штрафно́й удар — спорт. ceza vuruşu kazanmak
получи́ть примене́ние — kullanılır olmak
эконо́мика получила большо́е разви́тие — ekonomide büyük gelişmeler oldu / kaydedildi
-
6 вымолить
yalvarmak,yalvararak elde etmek* * *сов.yalvararak / yalvara yakara elde etmekвы́молить себе́ проще́ние — yalvara yalvara suçunu bağışlatmak
-
7 вернуть
geri vermek,iade etmek; geri almak; döndürmek* * *сов.1) geri vermek, iade etmekверну́ть долг — borcunu vermek
статью верну́ли (из редакции) — yazıyı geri çevirdiler
2) ( получить обратно) geri almakверну́ть свои́ деньги — parasını çıkarmak
верну́ть утра́ченное — yitirdiğini geri almak
верну́ть себе́ зва́ние чемпио́на — şampiyonluk unvanını geri almak
верну́ть утра́ченные пози́ции — kaybettiği mevzileri yeniden elde etmek
3) ( заставить возвратиться) döndürmekверну́ть с полпути́ — yarı yoldan döndürmek
4) в соч.верну́ть к жи́зни — hayata döndürmek / iade etmek
верну́ть кому-л. здоро́вье — birini sağlığına kavuşturmak
про́шлого не верну́ть — eski günler bir daha dönmez / geri gelmez
-
8 выговаривать
söylemek* * *несов.; сов. - вы́говорить1) söylemekон не мог вы́говорить ни сло́ва — bir tek kelime olsun söyleyemedi
он ника́к не мо́жет вы́говорить э́ту фами́лию — bu soyadını bir türlü beceremiyor
2) разг. ( обусловливать) şart koşarak... elde etmek3) тк. несов., разг. ( делать замечание) azarlamak, paylamak -
9 выплакать
сов.1) в соч.вы́плакать го́ре — derdini gözyaşına boğmak
2) разг. ( вымолить плачем) ağlayıp yalvararak elde etmek••вы́плакать все глаза́ — ağlamaktan gözlerinde yaş kalmamak; ağlaya ağlaya gözleri kurumak
-
10 выпросить
сов.dilenerek elde etmek / ele geçirmek -
11 выцарапывать
sökmek; koparmak; çizmek,kazımak* * *несов.; сов. - вы́царапать1) ( ногтями) tırnaklarıyla çıkarmak / sökmekона́ тебе́ глаза́ вы́царапает! — gözlerini oyar o senin!
2) перен., разг. ( добывать с трудом) koparmak; zar zor elde etmek3) (на чём-л.) çizmek; kazımak -
12 гарант
kefil* * *м, юр.kefil; garantör ( государства)получи́ть ста́тус гара́нта — garantörlük statüsü elde etmek
-
13 допроситься
сов., разг.мы едва́ допроси́лись обе́да — bize yemek verdirene kadar etmedik rica kalmadı
••у него́ прошлого́днего сне́га не допро́сишься — günahını vermez, ateşe vursan duman vermez
-
14 завоёвывать
несов.; сов. - завоева́ть1) fethetmek; zaptetmek ( захватывать)2) перен. kazanmak; elde etmekзавоёвывать побе́ду — zafer kazanmak
завоёвывать сердца́ — gönülleri fethetmek
завоева́ть чьё-л. дове́рие — itimadını kazanmak
завоева́ть пе́рвое ме́сто — birinciliği almak; birinci gelmek
-
15 именно
tam,tam olarak* * *и́менно поэ́тому — (asıl) bu yüzdendir ki
и́менно он тебя́ и излечи́л — seni asıl iyileştiren odur
и́менно э́того он и добива́лся — tam da böylesi bir sonucu elde etmek istemişti
2) → союз ( при перечислении) şöyle ki, onlar da şudurпри́были три гру́ппы, а и́менно:... — üç grup geldi, onlar da şudur:...
-
16 награбить
-
17 надаивать
несов.; сов. - надои́ть( получать за один удой) bir sağımda... elde etmek -
18 намолачивать
несов.; сов. - намолоти́ть -
19 намолоть
сов.öğütmek; öğüterek elde etmek -
20 подцепить
сов.1) bağlamakподцепи́ть ваго́н к по́езду — vagonu trenin arkasına / trene bağlamak
2) перен., разг. ( приобрести) elde etmek; uydurmak3) перен., разг. ( болезнь) kapmak, yakalamak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
elde etmek — 1) bir şeye sahip olmak O parlak siyah gözler, onları bir daha elde edemeyecek miydi? H. Z. Uşaklıgil 2) bir kimseyi kendi hizmetine almak veya kendinden yana çekmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
temin etmek — 1) korkusunu gidermek, güven vermek Dünyada ondan başka kimseyi sevmeyeceğini bana bir kere daha temin etti. R. N. Güntekin 2) sağlamak, elde etmek, tedarik etmek Halkın büyük kısmı temizlik ihtiyacını şehrin içinden akan çamur renkli bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ihraz etmek (veya eylemek) — kazanmak, elde etmek, erişmek Ölenler şehitlik mertebesini ihraz eyler. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
istihsal etmek — 1) elde etmek 2) üretmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hak etmek — 1) bir emek karşılığı hakkı olan şeyi elde etmek, hak kazanmak Mutlu, başarılı, kendine güvenmeyi hak etmiş birisi. T. Buğra 2) layık olduğu kötü karşılığı almak 3) bir başarı dolayısıyla ödüllendirilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kâr etmek — 1) kazanç elde etmek, yarar sağlamak 2) etki yapmak 3) iyi gelmek, etkisi iyi olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
teşhis etmek (veya koymak) — 1) kim ve ne olduğunu anlamak, tanımak, seçmek Acaba kendiniz hakkında siz ne teşhis koymuş ve son olarak ne hüküm vermiştiniz? A. Ş. Hisar 2) elde bulunan verilere, belgelere göre bir durumun sebeplerini, niteliklerini tespit etmek 3) tıp… … Çağatay Osmanlı Sözlük
DERD-DEST — Elde. Elde etmek, yakalamak, tutmak. Ahz. * Yapılmakta ve rüyet edilmekte olan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
peşinde (veya peşinden) koşmak — elde etmek için uğraşmak Diploma peşinde koşuyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
ölümü göze almak — elde etmek istediği sonuç uğruna ölüm de dâhil her türlü tehlikeye açık olmak Kim bilir hangi aşüftenin biri idi bu, ölümü göze alarak arkasından koştuğun mahluk? R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
sogmak — elde etmek, edinmek II, 15bkz: sogratmak, sogurmak, sugratmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini